Biraz önce izleyicilerimden birinden mail aldım, eşimle
nasıl tanıştığımı, doğru insanı nasıl bulduğumu soruyordu? Önce bu güzel maili
eşime okuttum ve sonra yazmaya karar verdim.
İlişkilerde her zaman bilinmezlik vardır, bir derin kuyudur
sonu bilinmez. Belki kuyuya attığınız taş ses getirir belki de o kuyuda
kaybolur gider. Kız arkadaşlarımla
oturup konuştuğumuzda bir çoğu ilişkilerden yakınıyor haksız değiller. Ne istediğini
bilmeyen erkekler, günlük ilişkiler, isim konmayan buluşmalar. Evet bunların
hepsi bir bilinmeze götürüyor kızları. Feminist bir yazı değil bu sadece
görüşlerim, izlenimlerim ve deneyimlerim.
Aslında giden erkek yoktur isimli kitapla başladı benim
hikayem. Seda Diker’in kitabını bir arkadaşım sayesinde alıp okudum. Ne iyi
yapmışım şimdi anlıyorum bunu. Hayata bakışım, insanlara olan düşüncelerim
değişti adeta. Ben yengeç burcuyum duygularım her zaman mantığımın önünde olmuştur,
kitabı okuduktan sonra ne istediğime karar verdim. Benim istediğimi ‘güçlü,
kendine güvenen ve o duruşuyla her şekilde bana sahip çıkacak biriydi’ bunun
üstüne aşkta eklenince aradığım insanda bir anda karşıma çıkmış oldu.
Nasıl ve nerede çıktı peki? En çok merak edilen soru da bu
belki. İş yerinde çok sıkıldığım bir gün oda arkadaşımın yanına gittim. 'Ben bu
işten çok sıkıldım düzgün birini istiyorum ve bunu bulucam aslında sen
bulacaksın' dedim. Arkadaşım biri var
diyip facebook'tan bana eşimin fotoğrafını gösterdi. Fotoğrafı görünce yüzümde
oluşan sırıtış herşeyin başlangıcı oldu. Malum İnternet hayatımıza girdiğinden beri
tanışmaların bir çoğu ya buradan yada arkadaşların çevresi tarafından
sağlanıyor. İşte benim ilişkimin başlangıcı da ikisinin toplamından ortaya
çıktı. Üniversite arkadaşıydı beni tanıştıracağı çocuk. Önce fotoğraflarım
gitti sonra telefon numaram. Tatlı dilli mesajları, yakışıklı fotoğrafları
derken buluşma günü gelmişti. Benim için Ankara'ya geldi. İlk buluşmamız nasıl
olacaktı? Acaba mesajlarda ki, telefonda ki konuşmalarımızla aynı etkileşimi
beraberken de yaşayacak mıydık? Hepsi bir bilinmezdi ta ki o büyük güne kadar.
Birbirimizi gördüğümüz o an anladık her şey gerçekti ve el ele tutuşup o günün
keyfini çıkardık. Yalnız bir sorun vardı ben Ankara da o ise İstanbul da
yaşıyordu. Uzun mesajlaşmalar, görüşmeler derken kendimi her haftasonu havalanın da
buldum. İstikamet İstanbul'du. Belli bir süre sonra ne istediğimize karar
verdik. Biz aile kurmak istiyorduk o yolda ise ilk adımlarımızı attık.
Kimin ne zaman, nereden karşınıza çıkacağınızı asla
bilemezsiniz. Sadece hislerinize güvenmeniz lazım. Zamanı gelince hayat size o
yolu çiziyor, ama şunu da eklemem gerekiyor siz siz olun inancınızı hiçbir zaman
kaybetmeyin içinizden geçenler, dile dökülenler, çok istedikleriniz bir gün
gelip sizi buluyor.
Nasıl yani durup bekleyince adam bize mi gelecek diyebilirsiniz.
Tabi ki hayır! Önce kendinizi ,ne istediğini bilin sonra evren size o yolu
çizecek. Belki kendinize yaşantınıza
düzen getirmeniz gerekli, belki de daha sosyal olmanız, bu kısım tamamiyle
sizinle ilgili ama şunu bilin doğru insan karşınıza çıktığı zaman
tavırlarından, ailesinden, yaşantısından ve en önemlisi gözlerinden
anlıyorsunuz, bir de karında uçuşan kelebekleri unutmayalım!
Aynı şekilde başlamış aşk hikayemiz;-)ama sizinki mutlu mesut devam negüzel Allah bozmasın0:)
YanıtlaSilNe Güzel yazmissin zetom.. Iyi ki arkadasin boyle Güzel bi birliktelige vesile Olmus Ne mutlu size
YanıtlaSilçok tatlı bir yazı olmuş ♥♥♥♥
YanıtlaSilMutluluğunuz daim olsun :)
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilo kadar güzel anlatmışsınız ki... Şuan aynen sizin durumunuz olduğum için bana hitap eden bir yazı olmuş. İnancımı hiç kaybetmedim ama bu yazınızla daha da kuvvetlendirdim. Kitabı da mutlaka okuyacağım. Mutluluğunuz daim olsun.
Sevgiler.
www.iremim.net
"Ne istediğini bil, evren sana o yolu çizecek" Çok başıma geldi, çok katılıyorum :)
YanıtlaSilSiz çok güzelsiniz ayrıca. Bir ömür boyu mutluluklar!
Sevgiler